Mehmet Emin Tokadi Hazretleri'nin türbesi, kalbi ve ruhi kirlerden arınmak için Allah'a el açılabilecek kutsal bir mekandır. İstanbul Zeyrek'te bulunan bu türbe, özellikle üç aylar geldiğinde ziyaret edilerek manevi huzur bulunabilir. Üç aylar, manevi bir arınma ve kutlu misafirleri karşılama zamanı olduğu için bu dönemde türbeyi ziyaret etmek, gönüllerde huzur ve sekinet bulmak adına önemli bir adımdır.

Bu manevi dönemlerde, iç dünyamıza yönelme ve aklımızı, ruhumuzu her türlü kirden temizleme ihtiyacı hissederiz. Yaşamın karmaşasını bir kenara bırakıp, bizi bulunduğumuz andan asıl ait olduğumuz yerlere sevk edecek mekanlara gitme arzusu duyarız. Bu arayışta, en doğru adım Allah'ın evlerine, camilere ya da Allah dostlarının kabirlerine yönelmektir.

İstanbul'da, Unkapanı'na inen cadde ile Zeyrek yokuşunun birleştiği tepe üstünde yer alan Mehmet Emin Tokadi Hazretleri'nin türbesi, manevi atmosferi ile bilinir. İstanbul'da, Ashab-ı Kiram'dan sonra medfun olan ve üç büyük evliyadan biri olarak bilinen Hazret'in türbesi, Recep, Şaban ve Ramazan aylarının manevi iklimine uygun bir ortam sunar. Türbenin kapısında yazan "Edeple gelen lütufla gider" ifadesi, ruhu temizlemek için doğru yerde olunduğunu gösterir.

Türbenin kendine özgü bir mahfuz görüntüsü vardır. Birçok insanın yanından geçerken fark edemediği, etrafı nurlu bir perde ile çevrili olan bu türbe, nasipli olanların bulabileceği bir yerdir. Dünyanın içerisinde olup da dünyadan uzak bir şekilde ellerini semaya kaldıran insanlar, burada Allah'a dualar eder. Şehir dışından gelen ziyaretçiler de genellikle Mehmet Emin Tokadi Hazretleri'nin makamını ziyaret listelerine eklerler.

Türbenin avlusunda, Hazret'in kabri demir bir koruma ile kaplanmıştır. Ancak bir rivayete göre, Hazret'in kabri aslında avluda bulunan ve Peygamber Efendimizin mührünü taşıyan ağacın dibindedir. Günümüzde bu ağaçtan eser kalmamıştır; çevre düzenlemesi sırasında kesilmiştir. Ziyaretçiler, dua etmek için ağacın köklerinin bulunduğu yere de uğrarlar.

Dualarını sona erdiren ziyaretçiler, türbenin hemen önünde yer alan masalarda ortamın havasını daha çok teneffüs ederler ve Tokadi Hazretleri hakkındaki bilgilerini tazelerler. Türbeye girmeden önce aldıkları kitapları gözden geçirip, ibret alınması gereken bu yaşama dair yeni bilgiler edinirler. Biz de onlarla birlikte semaya ellerimizi açarak Mehmet Emin Tokadi Hazretleri'nin seneler önce ettiği duaya âmin diyoruz: "Hayatları boyunca bir kez bizi ziyaret eden, imanını kurtarmadıkça vefat etmesin."

Mehmet Emin Tokadi Hazretleri'nin yaşamı, adından da anlaşılacağı gibi Tokat'ta başlar. İlmini burada tamamladıktan sonra İstanbul'a gelir ve Şeyhülislam Mirzazade Mehmet Efendi'den ders alır. Hattat Abdullah Efendi'den hat sanatını öğrenir ve ardından Mekke'de İmam-ı Rabbani Hazretleri'nin oğlunun talebesi olan Ahmet Yekdes Cüryani'ye talebe olur. Tasavvufa vakıf olup öğrenci yetiştirebilecek hale geldikten sonra, ikinci Hicaz seferine katılarak hadis alimlerinden Ahmed Nahli'den hadis ilmini öğrenir ve icazet alır.

1705 yılında İstanbul'a geri döner ve Şehzade Camii'nde dersler verir. Bu sayede yavaş yavaş tanınmaya başlar. Habeşistan, Kudüs, Mekke ve Medine'ye ara sıra giderek davetlere icabet eder. 1717'de yeniden İstanbul'a döner ve önce Eyüp Sultan Hazretleri'nin, sonra da İki Cihan Serveri Peygamber Efendimizin türbedarlığını yapma şerefine nail olur.

Mehmet Emin Tokadi Hazretleri'nin türbesi, sadece manevi bir arınma yeri değil, aynı zamanda tarihi ve kültürel bir zenginliktir. Türbenin çevresindeki çeşitli mimari yapılar ve eski İstanbul'un dokusu, ziyaretçilere geçmişin izlerini sürme imkanı sunar. Her yıl binlerce insan bu kutsal mekanı ziyaret ederek hem ruhlarını dinlendirme hem de manevi bir yolculuğa çıkma fırsatı bulur.